07 Ekim 2021 00:51

Paris İklim Anlaşması onaylanacak ama asıl olan nasıl ve ne kadar uygulanacağı

TBMM'deki milletvekilleri

Ekran görüntüsü TBMM'nin resmi Youtube hesabından alınmıştır

Paylaş

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 21 Eylül’de BM kürsüsünden yaptığı konuşmada, sanki Paris İklim Anlaşması’nın ilk imzacısı olacak edasıyla; “Küresel hiçbir soruna, krize, çağrıya kayıtsız kalmayan Türkiye, iklim değişikliği ve çevrenin korunması hususlarında da üzerine düşenleri yapacaktır” diyerek Paris İklim Anlaşmasının Meclisten geçirileceğini açıklamıştı.

Anlaşma geçen hafta, Cumhurbaşkanlığı tarafından onaylanması isteği ile TBMM’ye gönderildi. AKP Grup Başkanı Naci Bostancı da Meclisin ilk işinin bu anlaşmayı onaylamak olacağını belirtmişti.

1 Ekim’de resmen açılıp tatile giren TBMM, önceki gün fiilen çalışmaya başladı. Paris İklim Anlaşması TBMM Dışişleri Komisyonunda görüşüldü. Bu yazı yazıldığı sırada anlaşmanın TBMM Genel Kurulu'na gelmesi bekleniyordu. Muhtemeldir ki anlaşma oy birliği ile TBMM’den geçirilecek.

HANİ TÜRKİYE GELİŞMİŞ ÜLKEYDİ?

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi kapsamındaki Paris İklim Anlaşması, 12 Aralık 2015’te ülkelerin imzasına açılmış, Türkiye de anlaşmaya imza atmıştır. Ancak uluslararası bir sözleşmenin yürürlüğe girmesi için TBMM tarafından onaylanması gerektiği için anlaşma yürürlüğe girmemişti. Böylece Türkiye; Irak, Suriye, Sudan gibi ülkelerle birlikte anlaşmayı imzalamayan altı ülkeden birisi olarak kalmıştı. Paris İklim Anlaşması’yla ilgi BM’de konuşurken Erdoğan her ne kadar anlaşmanın en büyük savunucusu edasıyla konuşsa da gerçek böyleydi!

Elbette burada, “5 yıldır TBMM’den geçirilerek yürürlüğe sokulmayan anlaşmanın bugünlerde birden yürürlüğe girmesi için alelacele Meclise gönderilmesinin nedeni nedir?” sorusu akla gelmektedir.

Anlaşmanın onaylanmasının alelacele gündeme getirilmesinin nedeni, Erdoğan yönetiminin 31 Ekim-12 Kasım tarihleri arasında Glasgow’da yapılacak 26. BM İklim Konferansına anlaşmayı onaylamış olarak gitmek istemesidir.

Çünkü Türkiye, anlaşmada “gelişmiş ülkeler listesinde” gösterilerek, yükümlükleri de ona göre belirlenmektedir.

Her gün ne kadar geliştirildiği konusunda mangalda kül bırakılmayan, krizde, pandemide şahlandığı iddia edilen Türkiye; “Gelişmiş ülke olamadığı” öne sürülerek, “Gelişmekte olan ülkeler” listesine dahil edilmek istenmektedir.

PARİS İKLİM ANLAŞMASI NEDEN ŞİMDİ ONAYLANIYOR?

Nitekim bu amaçla Erdoğan yönetimi, Bonn’daki Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin sekretaryasına eylül ayı içinde bir nota iletmişti.

Çünkü, “Gelişmekte olan ülkeler listesi”ne girmek, o ülkeye iklim değişikliği fonlarından yararlanma imkanı tanımaktadır.

Yani Erdoğan yönetiminin Paris İklim Anlaşması’nı alelacele onaylayarak yürürlüğe sokmak istemesinin arkasında, dünyanın ikliminin iyileştirilmesine bir nebze de olsa katkı yapmak değil fonlardan yararlanmak olduğu görülüyor!

Kısacası Erdoğan yönetiminin iklim anlaşmasını şimdi ve böyle alelacele Meclis gündemine getirmesinin arkasında tek neden görünmektedir: İklim değişikliği fonlarından para alabilme ihtimali!

Evet Türkiye, anlaşmanın Mecliste onaylanması için harekete geçmiştir ama kendisinin “Gelişmekte olan ülkeler listesine” alınması şartıyla!

Nitekim, TBMM’ye gönderilen metinde de bu şart yer almaktadır. Yani Meclis anlaşmayı onaylarken bu şartla onaylamış olacaktır. Ancak, 31 Ekim-12 Kasım tarihleri arasında Glasgow’da yapılacak 26. BM İklim Konferansında Türkiye’nin bu talebinin kabul görüp görmeyeceği henüz bilinmiyor. Ki, eğer Türkiye’nin “liste değişikliği” onayı kabul görürse bir sorun yok; ancak bu liste değişikliği şartı kabul edilmezse TBMM’nin onayladığı metnin uluslararası bir anlamı kalmayacaktır.

İKLİM SORUNU İNSANLIK İÇİN HAYATİ BİR SORUNDUR!

Son yıllarda “iklim krizi”, “küresel ısınma” gibi adlar altında tartışılan gelişmelerin kuraklık, seller, orman yangınları, fırtınalar, buzulların erimesi… gibi doğal olayların birer felakete dönüşmeye başlaması, öncesini bir yana bıraksak bile son 30 yıldan beri, BM’yi ve birer birer hükümetleri harekete geçmeye zorlamaktadır. Çünkü iklim sorunu insanlık için hayati bir soruna dönüşmüştür. Paris İklim Anlaşması da bu uluslararası anlaşmaların sonuncusu olarak yapılmış bir anlaşmadır.

Ancak bu anlaşmaların kendisinden beklenen sonuçları sağlamayacağı da açıkça görülmektedir. Bu yüzden de Paris Anlaşması Meclisten geçse bile asıl önemli olan anlaşmanın imzalanması değil anlaşmaya anlam veren önlemlerin uygulanmasıdır. Bu yüzden dün olduğu gibi bugün de asıl olan küresel ısınmaya karşı mücadelenin ne kadar sürdürüldüğüdür.

Paris İklim Anlaşması gibi uluslararası anlaşmalar, hele de hükümet ve Meclis tarafından onaylanmışsa, çevre-iklim mücadelelerine dayanak olup meşruiyetini güçlendirdiği ölçüde anlamlı ve önemli olmaktadır.

Çünkü artık, “iklim krizi”ne, “kürsel ısınma”ya karşı mücadele; bunlara yol açan doğanın kapitalistçe yağmalanmasına, dolaysıyla kapitalist sisteme karşı mücadeleye, dönüşen bir karakter kazandığı ve bu doğrultuda doğanın savunulmasının tüm işçi ve emekçi sınıfların kapitalizme karşı mücadelesinin bir alanı olarak ele alındığı ölçüde başarılı olacak bir mücadeledir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa